24 Kasım 2012 Cumartesi

özledim, çok özledim...



babaannemin heybede sakladığı leblebi şekerini, yalın ayak koşmayı, kız kardeşimin arkadaşlarımla oyun oynayacağım zaman peşime düşmesini, mehmet'e tehditle evcilik oynatmayı, babamla birlikte izlediğim siyaset meydanı programlarını, yağmurlu günde evde oturmayı, kestaneyi, mandalina kokusunu, sobanın üzerindeki çaydanlıkta kaynayan su sesini, limon ve portakal bahçelerinin arasından geçip okula gitmeyi, dışardan eve gelince her yanı sarmış yemek kokusunu, babamın eve her akşam elinde bonibon ve hobby ile gelmesini, annemin saçlarımı taramasını, toros dağlarını, dağ-bayır gezip bulduğum her otu eve çiçek diye getirip annemden azar işitmeyi, ağaçtan meyve koparıp yemeği, her daim dizleri yara bere içinde olan halimi, ip atlamayı, akşam vakti saklambaç oynamayı, gürültü yapıyoruz diye huysuz amcanın gelip oyunumuzu bozmasını, şerife ile komşunun bahçesinden erik çalmayı, mahallenin en yakışıklı abisi fikret'i, susam sokağı'nı, şeker kız candy'yi, süper baba'yı, bizimkiler'i hatta yalan rüzgarındaki jack'i, ablamı, babaannemi,


en çok da kara kuru o küçük kızı, çocukluğumu, vatanımı, 

özledim, çok özledim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder